SAMET ALTINTAŞ
29 Aralık 2013
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı. Orta Asya tarihi üzerine çalışan nadir uzman akademisyenlerden olan Taşağıl, “Türk tarihi göç-boy sistemi-model devlet üzerine kurulu. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti de Göktürklerin devamı oluyor.” diyor.
Dörtnala, uzak Asya’dan gelen Türkler kim?
Türklük, M.Ö. 3000’den günümüze akan büyük bir ırmak. Zaman içinde buna sağdan ve soldan başka kollar katıldı. Ama ırmağın esas adı Türk olduğu için hepsi bunun içinde yer aldı. Kaldı ki böyle bir çağda safkan ırk aramak doğru değil. Laboratuvar ırkçılığı son derece insanlık dışı. Sosyolojik anlamda millet dediğimiz şey, kültürden oluşur, genlerden oluşmaz.
Türk ırkı diye bir şey yok mudur yani?
Aynı şekilde Arap, Kürt, Arnavut, Çerkes ırkı da yok. Türk, Altay Dağları’nda doğan, sonra göçler dalgasıyla Avrupa’ya yayılan bir millet. Çin’e gidenler Çinlilerle, Ortadoğu’ya gidenler Araplarla temas etti ve kültürel alışverişte bulundu. Yaklaşık 120 Türk devletinin tamamı Türklerden oluşmaz. Ancak bu da kimseye ‘Türk yoktur!’ deme hakkını vermez.
Kemal Karpat, ‘Orta Asya’dan çıkmış ama dili, dini, siması hepsi değişerek yepyeni şekillere girmiş bir millettir Anadolu’daki Türkler’ diyor.
Bu sözün bilimsel bir tarafı yok… Tarihin esas malzemesi tarihî kaynaklardır. Çin kaynakları M.Ö. Türklere Tücuo diyor, 1882’de Abdülhamid’e Çin elçisi geliyor, o da Tücuo diyor. Ben Tuva’da, ki onlar Budist’tir, dağda bir çobanla karşılaştığım zaman konuştuğu dili anlıyorum. Kaldı ki Orta Asya’dakilerin Türk değiliz, demelerinin altında ‘Türk’ dendiğinde akla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının gelmesi yatıyor.
Yeryüzünün çeşitli coğrafyalarına dağılmış olan Türklerin ortak paydası nedir?
Göktürk Devleti… Ben bu devletin aşağı yukarı her şeyiyle uğraştım. Orijinal belgeler üzerinde bunları yayınladım. Belgelerde, Türk milletinin nasıl var olduğunu görüyoruz. Ama Göktürklerden çıkacak en önemli sonuç, bir model devlet olmalarıdır. Göktürklerde Osmanlı’yı görebiliriz. Sadece askerî anlamda değil, idare anlamında da…
Mesela?..
Osmanlı’da Rumeli ve Anadolu Beylerbeyliği vardır. Göktürklerde ise sağ kanat şadı, sol kanat şadı var. Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar Türklerde koyun vergisi vardı. Tıpkı Göktürklerde olduğu gibi... Bu vergi Osmanlı’da daha sonra ‘ağnam’ adını aldı. Bu tarz örnekler çoğaltılabilir. Esas meselesi bir devamlılığın olmasıdır.
Türklerin Müslümanlığı kabul etmesi nasıl bir kırılma oluşturdu?
Türkler peyderpey İslam kültürü dairesine girdi, yüzde 90 oranında. Ama bu çok uzun bir süreç içinde gerçekleşti. 751’de halkaya dâhil olma söz konusu ama sonuçlanması 16. yüzyılı buluyor. Kültürel merhalede herhangi bir kopma olmadı. Zaten eski Türk inanç sistemiyle İslamiyet arasında 25 noktada benzerlik var.
Eski Türk tarihine nasıl bakmalıyız?
Duygusal değil, bilimsel bir gözle bakılmalı. Orta Asya bütün Türklerin ana yurdu ama ilk yurdu da Hakasya’dır. Burası, Hazar Denizi’nden Kore’ye kadar olan bölgenin adı… Bizde Türk tarihi iyi yazılmadığında ya da Batılıların saçma sapan çıkarımlarını doğru kabul ettiğimizden dolayı büyük yanlışlıklar var.
Ne var mesela?
Çok… Kitaplarımda bunları gösterdim. En temel yanlış Türk tarihini hanedanlar üzerinden açıklamışız. Ancak bütün Türklerin boy sistemi üzerine kurulu olduğunu bilmek lazım… Bu ayrım üniversitelerde yapılmıyor ki normal vatandaş bilsin. Türk tarihi abartılarak öğretildiği için sulandırılıyor. Türk tarihi göç-boy sistemi-model devlet üzerine kuruludur. Benim tarih teorim de bu. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti de Göktürklerin devamı oluyor.
Enver Paşa, ‘Turan birliği’ni gerçekleştirebilir miydi?
Gerçekleştiremezdi. Orta Asya’nın yapısı biraz farklı, uzaktan göründüğü gibi değil. Geniş bir coğrafya ve her birinin ayrı bir özelliği var. Onları tek çatı altında toplamak çok zor olurdu. Dünyanın gerçeği farklı. Hayaller ile reel politiği birbirinden ayırmak lazım.
Coğrafyayı iyi bilen biri olarak İsmail Gaspıralı’nın ‘Dilde, işte, fikirde birlik’ önermesi gerçekleşir mi?
Gelecekte çok kolay olur. Bu düşünce, halkın şuur altında hep var.
Türk birliği, Türkiye’siz daha başarılı olur
Tarihçiler genelde Osmanlı tarihi üzerine yoğunlaşır. Sizin Orta Asya sevdanız nereden geliyor?
İslam öncesi Türk tarihinin gizemli yönü beni çocukluğumdan beri çekmiştir. Zor olan şeyler hep cezbediyor. Bu tarihi bilmem için Çince öğrenmem gerekiyordu. O yüzden İstanbul tarihten mezun olur olmaz Tayvan’a gittim ve Çince öğrendim. 21 yaşındaydım…
Zor olmadı mı?
Bana kolay gelmişti.
Nasıl cesaret ettiniz?
Hayatta bazı riskler göze almadan büyük sonuçlar elde edemiyorsunuz. Bunu göze almam gerekiyordu ve aldım. Tarihe ve ilme âşık birisiydim, hâlâ da öyleyim. Bu sevda beni Orta Asyalara götürdü. Ama bunu yaparken hiçbir zaman duygularımı karıştırmadım işime. Kaynaklar ne diyorsa oydu benim için.
Karşınıza ne çıktı peki?
Derin bir tarih… Tan yerinin ağarması gibi… Bir kere belge azlığı söz konusu. Burada sağlam bir teori kurmam gerekiyordu. Boy sistemi üzerinden meseleyi ele alıp yürüdüm.
Kaç dil biliyorsunuz?
Okuma anlamında Çince, Fransızca, İngilizce, Rusça, Farsça… Kazakça, Özbekçe gibi diller var bir de…
Orta Asya’da daha popüler imişsiniz…
Yani… Gazete ve televizyonlara mülakat veriyorum genelde. Sovyetlerden çıktıkları için Türk tarihinin tahrifatı söz konusu. Şimdi orada da objektif bir tarih anlayışı, arayışı var. Türk tarihinin derinliğinden bahsediyorum.
Peki, bir Türk birliğine ihtiyaç var mı?
Orta Asya ölçeğinde var ama Türkiye’nin buna dâhil olması gerekmiyor. Zaten Türkiye dış politikası çok da ilgilenmiyor o coğrafyayla. Bu sebeple bizim bulaşmamıza gerek yok. O birlik Türkiyesiz daha başarılı olur.
İlgi nasıl eski Türk tarihine? Sizin gibi istekli talebeler var mı?
Alan çok zor, bilgi azlığından ötürü… Ama gün geçtikçe buralara alaka da artıyor. Yeni jenerasyonda Osmanlı’ya olduğu gibi İslam öncesi Türk tarihine de alaka var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder