İkinci Dünya Savaşını konu alan filmlerin ve kitapların sayısı her sene artıyor. Bu artış Nazi Almanyası’na ve Hitler’e olan ilginin arttığının kanıtıdır. Elbette Amerikan sinemasının Nazi Almanyası’na ve Adolf Hitler’e yaklaşımı malum. Neticede Hitler’in caniliği tartışılmaz boyutlardadır.[1] 20. Yüzyılın en büyük kitlesel imhalarından tutun, üstün ırk oluşturma gayesi çerçevesinde girişilen işlemlere kadar bir çok hususta bu caniliği teyid edebiliriz. Türkiye’de de Hitler’e ve onun kitabı Kavgam’a karşı günden güne artan ilgi, sosyal paylaşım sitelerinden ölçülenebiliyor. Şimdi gelelim bu yazının başlıktan da anlaşılan konusuna. Şimdi hepimizin ‘kaplumbağa’ yada ‘vosvos’ diye bildiği, model adının üstünde marka adıyla anılan arabalardan ve o efsane markadan bahsedeceğiz. Söz konusu olan marka Volkswagen. Almanca tercümesi halk arabası. Arabanın üretim amacı da adıyla müsemma.
Almanya’da Hitler, her Almanın ya da hiç olmazsa her Alman işçisinin bir arabaya sahip olması gerektiğini düşünüyordu. Amerika da o yıllarda otomobil üretimi ve kullanımı yaygınlaşmıştı. Otomobil kullanımı her beş kişiden biri iken bu oran Almanya’da elli kişide bir idi. Hitler 990 mark -o dönem ki kurla 396 Abd doları[2]- maliyetiyle bir otomobil yapılmasını emretti. Bu araba üç çocuklu bir Alman ailesini rahatça taşıyabilmeli, 100 km de 6 litre benzinden fazla yakmamalıydı.
Hitler aslında Kavgam kitabında milli bir otomobil düşüncesini yazmaktadır. Şimdi bu proje hayata geçmek üzeredir. Öncelikle Hitler, ülke içerisinde bir kaç mühendis ile bu projenin yürütülmesi için görüştü. Özel sektörün hedeflenen maliyet rakamını yakalayamayacağı anlaşılınca Hitler, projenin devlet yatırımı kapsamında yürütülmesi kararını verdi. Bu arada Henry Ford’a diplomatik bir nişan veren Almanya, otomotiv konusunda her sene Berlin’de motor show fuarı düzenliyordu.
1934 senesinde düzenlenecek fuar öncesi, Hitler, Kaiserhoff Otel’de Ferdinand Porsche ile bir araya geldi. Görüşmede devletin yatırımları konusunda çalışan kurum olan İş Cephesi başkanı Dr. Ley de bulunuyordu. Toplantıdan çıkan sonuca göre projenin yürütülmesi İş Cephesi başkanlığına devredildi. Otomobillerin tasarımında tepeden tırnağa tüm yetki Ferdinand Porsche’nun oldu. Finans hususunda Dr. Ley sorumlu oldu. Braunschweig yakınlarında Fallersleben’de o zamana kadar dünyadaki en büyük otomobil fabrikasının yapılması için çalışmalara başlandı. Hitler, Berlin Motor Show’un açılışında milli araba sözünü tekrarladı.
Ferdinand Porsche, 22 Haziran 1934′de Alman Otomobil Endüstrisi Kurumu ile bir sözleşme imzaladı. Anlaşma gereği on ay içinde ilk otomobil prototiplerini kuruma teslim etmeli idi. Porsche anlaşma sonrası şahsi stüdyosunda çalışmaya başladı. On ay içinde bugün kaplumbağa olarak bilinen beetle model volkswagenin büyük babası sayılan otomobilin prototiplerini hazırladı. Biri ‘saloon’ diğeri de ‘kabriyole’ idi. Bu ilk prototiplerin bombeli görünümleri oldukça beğenildi ama bir takım teknik sorunlardan dolayı Porsche yeni prototipler için tekrar çalışmaya koyuldu.
Porsche, çalışmalarını sürdürürken İş Cephesi, 1937 senesinde Alman Halk Otomobili Şirketi’ni (Gezuvor) kurdu. Hitler bu şirkete 480 bin mark verdi. 1938 yılına gelindiğinde ise kararlaştırıldığı üzere Fallersleben’de 230 bin metrekarelik alana dünyanın en büyük otomobil fabrikasının temeli atıldı. Temel atma törenlerine Porsche’nun prototip kaplumbağaları da getirildi ve Nazi propagandası yapıldı. Fabrikanın sermayesi için İş Cephesi 5 milyon mark kaynak almıştı. Fabrika kaynağının tamamı ise bununla sınırlı değildi. Fabrikanın inşasında ve sonra otomobil üretiminde çalışacak olan işçilerden kaynak sağlandı. Dr. Ley’in tasarısına göre her işçi maaşından haftalık 5 mark bir kesinti ile fabrikaya ödeme yapacak, bu kesintiler 750 markı bulduğu zaman işçiye bir sipariş numarası verilecek ve bu numara ile işçi otomobilini alacaktı.
Ancak bu hiç bir zaman gerçek olmadı. 1 Eylül 1939′ta Almanya’nın Polonya’ya girmesi ile İkinci Dünya Savaşı başlıyordu. Fallersleben’de ise sadece 210 Volkswagen kullanıma hazırdı. Bunlar da derhal gerekli teçhizat değişikliği yapılarak komutan otomobilleri olarak cepheye sürüldü. Fabrika, üretim politikasını tamamen değiştirerek zırhlı, makineli tüfek yuvası olan Kubelwagen ile, suda ve karada gidebilen schwimmmwagen üretmeye başladı. Volkswagen halkın arabası olamadı ama ordunun aracı olarak vazife almaya başladı.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Almanya yenilmiş ve müttefiklerce işgal bölgelerine ayrılmıştı. Fabrikanın bulunduğu bölge İngiliz işgal bölgesinde kaldı ve İngiliz subay İvan Hirst fabrikanın sorumluluğunu alarak yeniden – esas gayesiyle- üretime geçmesi için kolları sıvadı. Yeni dönemle beraber volkswagenin sokakları barışçıl yolla fethi başlamış oldu. Kaplumbağa modeli ile belki de sadece sokakları değil gönülleri de fethetti. İşte yollardaki Passat’lardan, Transporter’lara kadar bir çok modeli ile otomobil sürücülerinin gönlünü alan markanın kuruluş öyküsü.
Volkswagen’in ilk logosu gamalı haç figürlü idi.
Adolf Hitler, Kavgam, Kum saati Yayınevi, İstanbul 2001.
William L. Shirer, Nazi İmparatorluğu, c.I, İnkılap Kitabevi, Ankara 2002.
Cem Çobanlı, Volkswagen’in Öyküsü, Bütün Dünya Dergisi, c.2, sayı.1, (Haziran 1999), Ankara, s.78-85.
Jane Caplan, Hitler Almanyası, İnkılap Kitabevi, Ankara 2013.
http://www.airblower.8m.com/volkswagenin_tarihi.htm – son erişim 24.10.2013.
Dipnotlar
[1] Yine Amerikan sinemasının, muhalifleri ile ülkedeki diğer milletleri öldürüp sürgüne gönderen Stalin hakkında film üretmemeleri de tartışılabilir.
[2] Doların değeri konusunda rakamsal farkların iyice anlaşılması için şöyle bir örnek verilebilir. 1929 Ekonomik Bunalımı’nda kaybedilen 500.000.000 dolar günümüzde 4.200.000.000 dolara denk bir değerdedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder