“Vardar kapısından çıkarken
nişanlarımı söktüm.
Biraz üzgündüm. Bütün eski hayallerim,
iyi, büyük bir asker
olmaktı.
Hâlbuki şu andan itibaren artık bir hiçtim.
Kim bilir nerde ve hangi
kurşunla vurularak,
kim bilir nerelerde kalacak ve
asi diye köşeye atılacaktım.”
Binbaşı Enver
Binbaşı Enver
Bu sözleri âşık
olduğu vatanını yapışan emperyalistlerden kurtarmak için ilk hamleyi yaptığında
söylemişti rahmetli Paşa Hazretleri. Bu cümlelerde sözde vatanseverlerin hiçbir
zaman bırakamadığı makam hırsını ve parlak bir geleceği elinin tersiyle iten
inancın sağlamlığı var. Bu sözlerde sağda solda bir elinde nargile olan, öbür
elindeki en pahalı fincanlarla çay içip göbeğini kaşıyıp sözde vatan
kurtaranların yüzsüzlüğü var, tembelliği var, ihaneti var…Bu sözlerde laf yok
icraat var…
Dünyada görebileceğiniz en enteresan
tipler ne hikmetse bu cennet Türkiye’mizde toplu halde bulunuyorlar. Bunlar mevcut
zihniyet hangisiyse onu savunarak kendi kendilerine taktıkları “aydın
unvanı!”nın verdiği güvenle kendilerini bilgili sınıfına sokarlar Bunların
bildikleri en iyi iş siyaset ve tarih. En kolay yaptıkları iş ise birilerini
hain ilan etmek. Her şeyi bunlar biliyor, her doğruyu bunlar söylüyor. Ha bir
de onların söylediklerini tasdik edip, aynısını söylemiyorsan kafası çalışmayan
adam muamelesi yapıyorlar. Kardeşim dünyada ne kadar insan yaratmışsa ALLAH(c.c.) hazretleri o kadar da beyin ve düşünce yaratmıştır. Bunu idrak etmek için deha
olmak gerekmez.
Elbette herkesin kendince düşünceleri
olacaktır ama yanlış bilgiden yola çıkıp, yanlış düşünceler içerinde
bocalayarak bunu doğru diye dayatmanın kendi duygularını tatmin etmekten öteye
gider hiçbir faydası yoktur. Zannedersem bizim insanımız için bundan daha büyük
fayda yoktur !.
Enver Paşa, yani kimilerine göre
Osmanlı yıkan, II.Abdulhamid’i tahtan indiren bir vatan haini!. Hani
büyüklerden biri “evladım bunun neresini
düzelteyim” diye buyurmuş ya aynen o hesap. Efendim Osmanlı Devleti’nin
resmen yıkılması saltanatın kaldırılmasıyla olmuştur. Tarihle az olarak bile
ilgilenenler bunun ne demek olduğunu anlayacaklardır. Paşa hazretlerinin ise o
tarihte nerede olduğu malumdur.
Bu güruhtan öyle şeyler işitirsiniz
ki akıllara zararadır. Bu fakirin kulakları bir keresinde “Enver Paşa’nın dedesi Mustafa Reşit Paşa’dır, hani şu meşhur Mustafa
Reşid” diye bir cümle duymuştur ki bir an şaka yapıyorlar zannettim. Efendim
Halil Paşa’nın hatıraları okunduğunda Enver Paşa’nın atalarının Kırım’dan
geldiklerinin ve Türklüğünden şüphe duyulmayacağı anlaşılacaktır.
“Enver
Paşa devleti savaşa soktu…” Artık sloganlaşan ve tarihi hiçbir değeri
olmayan bu cümle ilkokul çocuklarını kandırmak için söylenilen sözlerdir. Eğer
ilkokulda öğrendiklerinin üstüne bir şey koymak isteyenler biraz kitap
okumalıdır. O dönem bütün devlet ricalinin; savaşa karşı olanların da
olmayanların da; hanedan taraftarının da meşrutiyet taraftarlarının da üstünde
ittifak oldukları konuların başında emperyalist İngiltere, Fransa ve özellikle
Çarlık Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne kesinlikle hiçbir şekilde yaşama hakkı
tanımayacağı ve savaşa girmenin mecburi olduğudur. Ayrıca yine
araştırdıklarında görülecektir ki Osmanlı yöneticileri bu saydığımız devletlere
beraber savaşmayı teklif etmiştir. Peki neden bu tekliflerin reddedilmiştir?
“Bu
İttihatçılar ve Enver Paşa Kiliseler Kanunu çıkardı. Baklanlarda gayrimüslimler
birleşti, bize saldırdı”. Ayrılar mıydı ki? Osmanlı'daki ilk azınlık isyanı
ve sonraki süreçleri takip edin kiliselerin görüşleri ne olursa olsun
birbirlerinden kesinlikle ayrı olmadığı akıl sahipleri için görülecektir. Mesele
Türkler olduğu için bütün gayrimüslimler ortak düşmana karşı birlikte hareket
etmişlerdir. Hadi bunlar gavur, yaptıkları anlaşılır da peki Müslümanlara ne
oldu? Tarihlerinde görmedikleri zenginlikleri Osmanlı sayesinde görmemişler
miydi? Türkler Müslüman değil mi? Neden Osmanlıya isyan ettiler? Neden o
çölleri Türk askerlerine mezar ettiler? Neden Türk askerlerinin karınlarını
yardılar? Bunları da mı Enver Paşa yaptı?
Bu güruh Sultan II.Abdulhamid’in
arkasına saklanarak İttihatçılık ve Enver Paşa düşmanlığı yaparlar. Neymiş
efendim Hareket Ordusu’yla gelmişler tahttan indirmişler. Efendim Abdulhamid
Han’ın emrindeki ordu, değil Hareket Ordusu, onun gibi üç orduyu perişan edecek
nitelikteydi. Bugün demokrasi aşığı kesilenler o zaman Enver Paşa’nın dağa
Meşrutiyet, daha doğrusu Meclis’in açılmasını sağlamak için çıktığını
bilmezler. Devletin ve milletin tehlike içinde olduğunu düşünüp, vatan
sevgisinin ve devletin geleceğinin endişesiyle dağa çıkan Enver Paşa ve
ittihatçıları acımasızca eleştirenler 1980’de sonrasında Ülkücü ağabeylerimizi
harekete geçiren duygunun ne olduğunu zannediyorlar acaba merak ediyorum.
Yeryüzünde sadece bizim Türkiyemizde
yaşama şansı bulan bu zümre futbol takımı tutar gibi tarihimize bakarak kahraman
tutarlar. Rahmetli Nevzat Kösoğlu’nun ifadesiyle “Birine bağlanınca öbürünü kötüleyerek yanlış yargılar oluşturmak,
siyah-beyaz görmek, uyanık bir kalb ve açık bir zihnin tavrı değildir”.
Evet, neden insanlar birini tutarken öbürünü atmak ihtiyacı hissederler
ki? İttihatçıların adını duyunca kaşıntı
tutanları, kraldan çok kralcılık yapanları bizzat Sultan II. Abdulhamid Han
hayattayken, Talat Paşa’ya “Yazık, birbirimizi tanıyamamışız" diye vahlanarak çürütmüştür. Şimdi ne olacak?
Sultan da mı bunu söyleyerek ihanet etmiştir? II. Abdulhamid Han’ın duymadığı
rahatsızlığı Sultan Hamitçiler neden duyar? Keza aynı şekilde Atatürkçüler... Size ne oluyor kardeşim? Güya Atatürk’ü yüceltmek için neden Paşa hazretlerine
saldırıyorsunuz? Akla hemen şu soru geliyor: Atatürk’ün ve Sultan
II.Abdulhamid’in yüceltilmeye mi ihtiyacı var? Bizce olmamasına rağmen
yaltakçılar tarafından öyle algılandığı anlaşılıyor. Efendim her ikisinin de
yüceltilmeye ihtiyacı yoktur. Tarihin kendileri için hazırladığı şerefli
yerlerine geçmişlerdir.
Yani, görünen durumumuz yine rahmetli
Nevzat hocaya göre geri kalmışlığımızın belirtisidir. Dünyanın başka hiçbir
yerinde hiçbir milletinde kendi kahramanlarını, kendi evlatlarını aşağılayan ve
dolayısıyla kendi kendini aşağılayan bir güruhu bulamazsınız. Acaba bu kafa
karışıklığının sebebi nedir?
Enver Paşa sadece "Enver Paşa" değildir.
Onda bir devrin yansımaları vardır bakmasını bilen gözler için. Nerede başlayıp
nerede bittiği belli olmayan bir devrin belirtileri vardır. Tarih içinde
devirler ve bu devirlere müdahaleleri olan kahramanlar, daha önceki birikerek
gelen birtakım şartların mahsulüdür. Enver Paşa da böyledir. Onu ortaya çıkaran
şartlardan ve duygulardan kesinlikle ayırmak mümkün değildir. Enver Paşa vatanı
için İmparatorluğun en ücra köşesinde canını vermekten çekinmeyen bir neslin
bayraktarıdır. Bu nesil ateşten bir dönemde, emperyalizmin en azgın çağında
dünyaya geldiler. Bir bütünlük içindeki koskoca Türk tarihinin en zor ve en
ince döneminin altına o küçücük olan bedenlerini koyarak yıkımı durdurmaya
çalıştılar. Bedenleri küçücüktü ama yüreklerine koskoca bir milleti
sığdırıyorlardı. Görevden tek bir saniye bile kaçmadılar. Görevleri kimi zaman
malları kimi zaman canları oldu. Vermekten çekinmediler. Enver Paşa’yı Çeğen
Tepesi’nde Rus mitralyözünün üstüne iten sebep bundan başkası değildi. Allah
aşkına canlarını böyle cömertçe harcayan başka hangi nesil var?
Sanki Enver Paşa ve etrafındakilerin
devraldığı Osmanlı Devleti, Yavuz Sultan Selim devrindeki, Kanuni Sultan
Süleyman dönemindeki Osmanlı Devleti’ydi. Şunu kabul edelim arkadaşlar; devlet
tamamen içi çürüyen, yıkılmak için ufak bir rüzgâr bekleyen çınara benziyordu.
Evet, onlar yönetime hâkim olmadan köhneleşmenin ne derece olduğunu
bilmiyorlardı ama öğrendikten sonra da yaptıklarını göz ardı edemeyiz.
Diğer bir konu Sarıkamış. Sarıkamış’a
yapılan harekâtın boşu boşuna yapıldığı gibi cahilce bir düşünce vardır.
Vatanın sınırlarını Sarıkamış’tan ibaret zannedenler bu harekâtın neden
yapıldığını anlayamazlar. Peki, eleştirenlere soralım: Dedeleriniz Rusların
Sarıkamış’a gelmesine, Erzurum’a gelmesine neden ses çıkarmadılar? Neden izin
almadan hareket edemiyorlardı? Dedeleri şehit olduğu için kinlerinden dolayı
hakaret edenlere de bir soru soralım: Müslümanlıkta savaştan kaçmak var mı?
Peki, Türklerin savaştan kaçtıkları biliniyor mu? İngilizlerin, Rusların burada
ne aradıklarını sorgulamayanlar vatan savunması yapan atalarımızdan ne
istiyorlar? İngilizleri ve Rusları sorgulamayanların bugün Amerikalıların bu
coğrafyada ne işi olduğunu anlamamaları kendileri hakkındaki düşüncelerimizde
ne kadar haklı olduğumuzu göstermesi bakımından önemli bir ayrıntı. Devletin
doğuşunda kahramanlar vardır ama çöküşün kahramanları milletin yüreğinde ayrı
yer kaplar. Türküler güçlüyken yakılmaz, güçsüzken yakılır. Türkülerimiz
incelendiğinde bu daha iyi anlaşılacaktır. Onlar asla küçük düşünmüyorlardı.
Büyük düşünmek büyük dönemlerin işidir ama bunlar çöküyordu. Çökerken de bu
büyüklük için yürekleri çarpıyordu. Anadolu’ya sıkışıp kaldığımızdan sonra
zihinleri de daralanların Enver Paşa’yı anlamaları mümkün değildir. Beyinleri
küçülen bu insanları Sarıkamış’ı Turan zannettiler.
Enver Paşa’ya neden laf edilir ki?
Yani 1699’la başlayan geri çekilmeye “geri gelmez” denilen Edirne’yi tekrar
aldığı için mi kızılır? Geri çekilmeye dur dediği için mi kızılır? Trablusgarp’ı
İtalyanlara mezar ettiği için mi kızılır? İngilizlerin tarihindeki en büyük
yenilgisi olan Kut’ta kahreylediği için mi? Almanların, Rusların bütün karşı
durmalarına karşı Bakü’yü fethettiği için mi? Devletin en kılcal damarlarına
kadar giren Duyun-u Umumiye’yi dünyanın bütün bağırışların, çağırışlarına karşı
söküp attığı için mi?
Bu sadece bir Enver Paşa yazısı değildir…
Kim ondan daha çalımlıdır, 31 Mart’ta en önde girerken İstanbul’a?
Kim onun kadar inanmıştır Trablusgarp’taki o kutsal ve ümitsiz direnişe?
Kim ondan daha baş döndürücüdür, Bab-ı Ali’yi bir manga komitacı ile basıp
“taklib-i hükûmet” ettiği gün?
Kim ondan daha kararlıdır, herkesin “bu da gitti öbür yurtlar gibi, gelmez
bir daha” dediği Edirne üstüne yürürken doludizgin?
Kim ondan daha gözü dumanlıdır, Allahuekber’de, o zifiri karanlıkta tek
başına Bardız geçidine saldırırken?
Kim ondan daha Müslüman'dır, Medine istasyonunda huşu ve heyecan içinde
gözyaşlarına boğularak Ravzayı Mutahhara’ya koşarken?
Kim ondan daha romantiktir, uzak diyarlarda geceleri altında uyuduğu o
karaağaca çakısıyla Naciye’sinin adını kazırken?
Kim ondan daha fazla Enver’dir, Pamir Dağları’nda mitralyözlerin üzerine
kılıçla atılırken?
Ve kim ondan daha şehiddir, Çeğen Tepesi’nde yatarken kanlar içinde,
boynunda dürbünü, koynunda Mushaf’ıyla...
Hepsi gecelim.
YanıtlaSilCanakkale savasinda.
Komutan,kimdi.....
Ataturku,yarbay iken pasa yapan kimdi.
Turkmenistanda Turan atesini yapan.
Bu ugurda canini veren kimdi.....
Bugun Azerbeycan.Turkmenistan ozgurse Enver pasa sayesindedir.