Tarih boyunca hemen her hanedan siyasi güç kazanmak için izdivaç ile bölgesindeki diğer hanedanlıklarla akrabalık kurma yolunu seçmiştir. İngilizce ‘Royal Marrige’ yani ‘Kraliyet Evliliği’ olarak literatüre giren bu husus Osmanlı Devleti’nde de bu mevcuttur. Osmanlı Devleti’nin kurulması ile gelişmesini kapsayan dönemde Anadolu Beylikleri ve Bizans İmparatorluğu arasında yaptığı evliliklerden küçük notları bu yazımızda ele alacağız. Osmanlı Devleti’nin en çok uğraştığı Karamanoğulları’ndan, akrabalık yolu ile topraklarına kattığı Germiyanoğulları'na değin uzanırken devletin kuruluş, yükselme ve duraklama dönemlerine dokunacağız.
Öncelikle Karamanoğulları ile olan münasebetle başlayalım. Yukarıda da yazıldığı üzere bir dönem Osmanlı Devleti’ne büyük sıkıntılar yaratan Karamanoğlu Beyliği ile ilk hanedanlar arası evlilik I. Murad dönemine denk gelmektedir. I. Murad, kızı Melek Hatun’u Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey ile evlendirmiştir. Bu evliliğin Karamanoğlu Beyliği’ne fayda getirdiği açıktır. Çünkü kayınpederine düşmanlık gütmeye devam eden Alaeddin Ali Bey, I. Murad’ın üstüne yürümesi sonucu eşini devreye sokarak barış yapılmasını sağlamıştır. [1]
Karamanoğulları ile hanedan evliliklerini daha sonra ki tarihlerde de görmekteyiz. II. Murad, üç kızkardeşini, o esnada taht kavgaları yaşamakta olan Karamanoğlu Beyliği’nden üç beye verdi. İsa, İbrahim ve Ali Alaeddin Beyler ile akrabalık bağı kuruldu. İbrahim Bey’in Karaman Hükümdarlığı’nı tamamen eline almasından sonra bu izdivacından dünyaya gelen oğulları ile başka eşinden dünyaya gelen oğlu arasında çıkan taht kavgası sebebiyle Osmanlı Devleti, Karaman Beyliği’nin iç işlerine müdahale etme imkanı bulmuştur.
Fatih Sultan Mehmet’in oğlu II. Bayezid ile Karaman Beyi Nasruh Bey’in Hüsmüşah Hatun’un yaptığı evlilik ile Osmanlı Hanedanlığı’nın Karaman Beyliği ile yaptığı evliliklerin tamamlandığını görmekteyiz. Nasruh Bey’in Karaman tahtına çıkamamış olması da son evlilik üzerinde siyasi imtiyaz oluşmasına fırsat vermemiştir.
Osmanlıların evlilikler yoluyla üzerinde güç kurduğu bir diğer Anadolu Beyliği Germiyanoğulları’dır. Kütahya ve Denizli havzasına hükmeden Germiyanoğulları ile ilk akrabalık ilişkileri I. Murad’ın oğlu Yıldırım Bayezid ile Germiyanoğlu Süleyman Şah kızı Devlet Hatun arasındaki evlilikle başlamıştır. Bu evlilik neticesinde Devlet Hatun’nun çeyiz olarak getirdiği Tavşanlı, Simav, Emed ve Kütahya Osmanoğulları’nın topraklarına katılmıştır.[2] Kurulan akrabalık bağları arasında Osmanlı Devleti en çok Germiyanoğulları ile iyi ilişkilerini sürdürmüştür. Süleymanşah’tan sonra Germiyan tahtına geçen II. Yakup Bey, daima hem askeri hem de levazımat yönünden ihtiyaç halinde Osmanlı Devleti’ni desteklemiştir. Vefat etmesinden sonra da vasiyeti gereği beylik Osmanoğulları’na katılmıştır.
Orta Karadeniz bölgesinde hüküm süren Candaroğulları ile akrabalık ilişkilerinin de yine Karaman ve Germiyanoğulları Beylikleri’ndeki evliliklerde olduğu gibi I. Murad döneminde başlamıştır. I. Murad’ın kardeşi Süleyman Paşa’nın kızı ile Candaroğulları Beyi Kötürüm Bayezid arasında yapılan evlilikle ilk akrabalık bağı kurulmuştur. Beyliğin başına geçerek kendi adıyla anılmasını sağlayan İsfendiyar Bey zamanında da evlilikler görülmektedir. İsfendiyar Bey’in oğlu Kasım Bey, Osmanlı Devleti’nin 1416 Eflak seferine katılmıştı. Seferden sonraki süreçte de Osmanlıların takdirlerini toplayan Kasım Bey, II. Murad’ın kardeşi Sultan Hatun ile evlenerek Osmanlı Hanedanında damad olmuştur. Candaroğulları ile yapılan son siyasi evlilik II. Bayezid’in kızı ile Mirza Mehmet Paşa’nın evliliğidir. Mirza Mehmet Paşa, Yavuz döneminde yapılan seferlere katılmıştır. [3]
I. Murad’ın kızı ile Saruhan Beyi Hızır’ın izdivacı ile de Osmanlı ile Saruhanoğulları arasında hanedanlar arası akrabalık başlamıştır. Ancak bu beylik ile akrabalık ilişkileri gelişmemiştir. I. Mehmed döneminde Osmanlı topraklarına katılmasıyla Saruhanoğulları Beyliği tarih sahnesinden çekilmiştir. Aydınoğulları ile de hanedan arası tek evliliğe rastlanılmıştır. Bu, I. Bayezid ile Aydınoğlu İsa Bey’in kızı Hafza Hatun’ın evliliğidir. Dulkadiroğulları’ndan Nasırüddin Bey’İn kızı ile Çelebi Mehmed’in gerçekleştirdiği evlilikte söz konusu olan beylik ile Osmanlı Devleti’nin gerçekleştirdiği tek izdivaçtır. [4]
Osmanlı Devleti ile ilişkileri umumiyetle gergin olan, yer aldığı coğrafya da rakip güç oluşturan Memlük Devleti’nin de izdivaçlarda bulunduğunu görmekteyiz. Süleyman Çelebi’nin torunu olan Fatma Hundi Hatun ile Memlük Sultanı Barsbay’ın gerçekleştirdiği evlilik, ilk izdivaçtır. İki devlet arasında yapılan son evlilik ise Cem Sultan’ın kızı Gevher Melik Hatun ile Kayıtbay’ın oğlu Nasirüddin Muhammed arasındaki izdivaçtır. Bu evlilikler iki devlet arasındaki siyaset üzerinde tesirli olamamıştır. Osmanlı Devleti ayrıca Akkoyunlular ve Kırım Hanlığı ile de siyasi evlilikler gerçekleştirmiştir. Uzun Hasan’ın oğlu Uğurlu Mehmed babasına karşı ayaklanıp yenildikten sonra Osmanlı Devleti’ne sığındığında Fatih Sultan Mehmet, ona yardım ederek kızıyla da evlendirmiştir.[5]
Siyasi evlilikler bakımından müslüman olmayan devletlerle de akrabalık ilişkileri kurulmuştur. Sırp ve Bulgar Krallığı ile Bizans İmparatorluğu akrabalık kurulan Hristiyan devletlerdir.
Bizans ile akrabalık teşkil eden ilk evlilik Osman Gazi’nin hayatta iken oğlu şehzade Orhan Bey’i Yar Hisar Tekfuru’nun kızı Holofira ile evlendirmesidir.[6] Bu evlilikten dünyaya gelen I. Murad daha sonra padişah olmuştur. Orhan Bey tahta geçtikten sonra Bizans İmparatorlu II. Andronikos’un kızı Asporça ile evlenmiştir.[7] Bizans bu evlilik ile Sırp ve Bulgar krallığına karşı mücadelede Osmanlı Beyliği’ni safına çekmek istemiştir. Osmanlı Beyliği de genişleme sahası bulma maksadı güttüğünden izdivaç siyasi menfaatlere dayanan bir evliliktir. Bizans tahtında çıkan karışıklar sırasında Orhan Gazi’den yardım alan Kantakuzenos, tahta geçtikten sonra kızı Theodora ile evlendirmiştir. Bu evlilik ile de Osmanlılar Rumeli’ye geçme siyasetlerine ulaşmıştır. Bizans ile son akrabalık ise, bu imparatorluğa son veren Fatih Sultan Mehmet döneminde gerçekleşmiştir. Fatih hem Mora despotu Paleogalos’un kızı ile, hem de Trabzon Rum İmparatoru David Kommenos’un kızı Anna ile evlenmiştir. Son evlilikte 1463′te David Kommenos’un kardeşi ile evli iken ondan boşanan Alexias ile yaptığı evliliktir. Osmanlı Devleti Bizans İmaparatorluğu ile ayrı zamanlarda içerisinde bulunulan şartlara göre evlilikler ve akrabalıklar kurmuş, siyaset zemininde kalmıştır.
Siyasi evlilikler olarak sadece hanedanlar arası evlilikler ele alınırsa şüphesiz noksan bir bakış olur. Bundan ötürü, ulema ve devlet adamları ile de yapılan evlilikler bu başlık altında incelenmeye devam edilmektedir. Bu evliliklerde hanedanın kadınları üzerinden akrabalık kurulduğu görülmektedir. Çünkü Osmanlı Devleti, hanedana, bir kaç istisna haricinde ulemadan ve aristokrasiden kız almayı uygun bulmamıştır. Hanedanın erkeklerinin evlilikleri daha ziyade aile kökü koparılmış kadınlarla olmaktadır. Amaçlanılan, hanedana ortak bir aile soyunun oluşmamasıdır.
Öncelikle ulema ile yapılan evliliklere baktığımızda Osmanlı Devleti’nin temelindeki evlilik olan Şeyh Edebalı’nın kızı ile Osman Gazi ‘nin izdivacıdır. Osmanlı Devleti’nin beylikten çıkarak cihanşümul devlet halini almasına dair bu evlilik hadisesi üzerinde durulur. Beyliğin kurucusu olan Osman Gazi’nin, Kayı boyunun saygı duyduğu Ahi şeyhi Şeyh Edebalı’nın Kızı Malhun hatun ile evlenmesi sonucunda beyliğin ileride başına geçecek olan çocukların ‘soylu’ oldukları vurgusunda bulunulmaktadır.[8] Dönemi ele alan kroniklerde Osman Bey’in gördüğü bir rüya anlatılmaktadır. Soy teorisi de kroniklerde yer alan bu rüyadan atıf alır. Aktarılanlara göre, Osman Bey, gece yatıya misafir kaldığı Edebalı’nın tekkesinde uykuya kucağında bir Kuran-ı Kerim ile dalar. Rüyasında Şeyh Edebalı’nın karnından çıkan bir ay ışığının, kendi göğsüne dolduğunu ve onun da göğsünden dallarının gökyüzünü saran bir çınar ağacı çıktığı yazmaktadır. Bu rüyayı, Edebalı’nın kızıyla evlenerek soyların birleşmesi olarak yorumlanmasına rağmen son araştırmalar ışığında Osman Gazi’den sonra yerine geçen oğlu Orhan’ın annesinin Malhun Hatun olmadığı anlaşılmaktadır. Aynı rüya hadisesi Babür Devleti hakkında yapılan araştırmalarda da rastlanılınca bunun bir mitoloji olabilme ihtimali belirmiştir.[9]
Bundan sonraki bir diğer ulema evliliği Osmanlı Hanedanlığında kız verme şeklinde olmuştur. I. Bayezid’in kızı ile Şeyh Emir Buhari Niğbolu zaferinden sonra evlenmişlerdir. I. Bayezid başta bu evliliğe izin vermek istemediyse de razı gelmiştir. [10]
Evlilik hususu tartışmalara konu olan bir diğer izdivaçta II. Osman’ın gerçekleştirdiği evliliktir. Anadolu Beyliklerinin ortadan kalkmasından sonra Padişahlar ve şehzadeler için evlilik, kurumsallaşması tamamlanan harem-i hümayundan oluyordu. Harem-i Hümayun dışından, hür, müslüman bir Türk kızı ile evlilik yapılmıyordu. Padişahların cariyeleri ile evlenme geleneğini yıkan evlilik II. Osman ile Şeyhülislam Esad Efendi’nin kızı arasındaki nikahtır. Akile Hatun ile yapılan bu evliliğe, babası Şeyhülislam Esad Efendi dahi karşı çıkmış ama engel olamamıştır.[11] I. Ahmed’in de hür Türk kızları ile gerçekleştirdiği nikah haricinde Abdülaziz’e kadar başka örnek bulunmamaktadır.
Osmanlı Devleti’nde siyasi evliliklerde devlet görevlilerine damat payesi veren evliliklere çok fazla rastlanılmaktadır. Çandarlılar, Köprülüler gibi ailelerle kurulan akrabalık bağının haricinde devşirme paşalar ile de yapılan evlilikler mevcuttur. Kaptan-ı Deryalar, sadrazamlar, vezirler ile hanedanın kız üyeleri evliliklerde bulunmuştur. Mihrimah Sultan ile Rüstem Paşa, Fatma Sultan ile Siyavuş Paşa onlarca örneği olan bu akrabalık ilişkilerinden sadece bir kaçıdır. Sarayda paşalar arasında damatlık vasfı son derece önemli olabiliyordu. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında da önemini yitirmemiştir. Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın Sabiha Sultanla olan evliliği siyasi evliliklerin İmparatorluğun her devrinde vukua geldiğini göstermektedir. Hanedan mensubu kızların evliliklerinde karar alan Valide Sultanlar olduğu için, bazı evrelerde damatları ile siyasi iş birliklerine de rastlanılmaktadır. Bu mevzu bahiste yazının aktarmayı gaye edindiği noktadan fazla uzaklaşmamak için sıradışı bir örnek ile kapatmayı yeğliyoruz. Kanuni Sultan Süleyman’ın sağlığında iken taht mücadelesi için kavgaya tutuşan oğulları Şehzade Bayezid ve Şehzade Selim’e ihtar mahiyetinde bir ikazda bulunduğunu görüyoruz. Bu da kız kardeşi Hatice Sultan’ın oğlu, Mora Valisi Osman Bey’e tahtına varis göstermek yönündeki çıkışıdır[12]. Eğer şehzadeleri savaşı sonlandırmazlar ise her ikisini de tahtından uzaklaştırarak böyle bir yolu seçeceği ihtarında bulunmuştur. Bu daha öncesinde görülebilir bir şey değildi. Nitekim daha sonra da böyle bir husus vaka olmamıştır. Çünkü Osmanlı hanedanında kızların dünyaya getirdikleri erkek çocukları hanedan mensubu sayılmamakta idi.[13] Bununla beraber erkeklerin kız çocukları hanedan mensubu sayılmakta idi.
[1]Selim Parlaz, ‘Osmanlı Devleti’nde Siyasi Evlilikler, ( Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli 2007, 27-28
[2]İsmail Hakkı Uzunçarşılı, ‘Osmanlı Tarihi’, c.I, TTK Basımevi, Ankara 2011, s.62
[3] Parlaz, a.g.e, s.56
[4] a.g.e, s.78
[5]Juliette Dumas, ‘Bir Prenses Bir Kul İle Evlenirse II’, Toplumsal Tarih, sayı 210, Haziran 2011, s. 38
[6] Uzunçarşılı, a.g.e, 105-109
[7] a.g.e 153
[8] Metin And, ’40 Gün 40 Gece Osmanlı Düğünleri, Şenlikleri ve Geçit Alayları’, Toprakbank, İstanbul, 2000, s:32-33
[9]Cemal Şener, ‘Osmanlı’da Toplumsal Düzen’, Etik Yayınları, İstanbul, 2006 s.29
[10]Parlaz, a.g.e s.92
[11] a.g.e, s. 95
[12] Şerafettin Turan, ‘ Kanuni Dönemi Taht Kavgaları’ Bilgi Yayınevi, İstanbul 1997, s. 57
[13]Juliette Dumas Bir Prenses Kulla Evlenirse I, Toplumsal Tarih, say.209, Mayıs 2011, s
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder