30 Nisan 2015 Perşembe

Uygulamaları Yönünden Pasif ve Dışlayıcı Laiklik

Ahmet T. Kuru tarafından kaleme alınan ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından basılan “Pasif ve Dışlayıcı Laiklik | ABD, Fransa ve Türkiye kitabına ilişkin bir değerlendirme denemesidir.   

         1.       Özet:
Yazar, çalışmasını zaman zaman başka ülkelerden bilgi ve istatistikler sunmakla beraber “uygulamalara” yönelik atıfları ile birlikte hasleten ABD, Fransa ve Türkiye[2] ülkeleri üzerinden derin bir analiz süreci sonunda önemli bir çalışma meydana getirmiş. Çalışmaya dair değerlendirmeler gerek kişisel izlenimler ve gerekse belirtilen kaynaklarla kıyaslanarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.

2.       Giriş:
Yazar, yorumlarını “devr-i sabık” olarak adlandırdığı kavram çerçevesinde yaparak konuları özellikle siyaset, hukuk ve diğer kamusal yaşam alanları açısından ele almıştır. Kitabın giriş kısmında verilen temel tanımlamaların ardından her ülke için bir kısım ayrılmış ve kısım bitimlerinin sonuç kısımlarında analizlere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: devri sabık, pasif laiklik, dışlayıcı laiklik, karşılaştırmalı laiklik

19 Nisan 2015 Pazar

Çağhan Sarı - Türkçe Ezan Hususunda Doğrular ve Yanlışlar

Türk siyasi tarihinde bazı hadiseler vardır ki polemiklerle güncel siyasetteki yerini korur. Biraz kurcalandığında sinirler gerilir yahut tartışma adabının yerini suçlamalar alır. İşte Türkçe ezan böyle bir meseledir. Nitekim ne zaman okunmaya başlandı, nasıl kaldırıldı, neden kaldırıldı, kimin döneminde yasaklar vardı gibi sorularla doğrular, yanlışlar, iddialar bulunmakta.


1. Türkçe ezan fikri ne zaman ortaya çıktı?

Yanlış – Ziya Gökalp'le ortaya çıktı.

Doğru – Hayır, Türkçe ezan fikrinin ilk ortaya çıkışı Ziya Gökalp'ten eskidir. Hatta birazdan vereceğimiz kaynağın ötesinde de muhakkak bilgiler mevcuttur. Özellikle kadim dostum Arkeolog Sergen Çirkin'in Türkçe Kuran ile ilgili çalışmalarını henüz temin edemeyip tetkik edemediğimizden gerek o gerek başka araştırmacılar, tarihçiler tarafından ortaya çıkış hakkında noksan kalan bir yanı varsa katkıda bulunmalarını talep ediyoruz. Türkçe ezan ile ilgili önemli söylem, batılılaşma ile ilgili bir çok şeyin ilki niteliğindeki çıkışları bilinen Ali Suavi'ye aittir. Ali Suavi, Ulum gazetesinde 'Lisan ve Hatt-ı Türki' başlıklı yazısında namazın Türkçe kılınabileceğini iddia etmiş, iddialarına dayanak olarak Ebu Hanife'yi gösterdi. Ali Suavi, surelerin Türkçe'ye çevrilmesinin yanında hutbenin de Türkçe okunmasını savundu. Hatta bu dönemde Ali Suavi'nin Türkçe hutbe okuduğuna dair bilgiler de bulunuyor.

14 Nisan 2015 Salı

Çağhan Sarı - İsmet İnönü'ye Suikast Hadisesi

Tarih ders kitaplarında devlet büyüklerine yönelik suikastlar işlenmektedir. Bazıları nihayet bularak hedef aldığı isimlerin ölümüyle sonlanırken bazıları teşebbüsten ibaret kalmıştır. Cumhuriyet tarihi konularının yakın bir zamana kadar Atatürk'ün vefatı ile tamamlanmasından dolayı lise sıralarında 1938-1980 arası evre henüz anlatılmaktadır. Şubat sayısı olması nedeniyle bu ay, sizlere İnönü'nün son Başbakanlık yılında atlattığı bir suikast girişimini aktarmaya çalışacağız.
 


Tarih, 21 Şubat 1964′ü gösterdiğinde, Albay Talat Aydemir'in birinci darbe girişiminin ikinci yıl dönümü idi. Lakin ikinci denemesinden sonra Albay dar ağacına yollanmıştı. 

21 Şubat sabahı, İnönü, acaba yıl dönümü olduğunun farkında mıdır, bilinmez. O gün bir cuma idi. İsmet İnönü, -artık bu yıl kullanımının bitmesi muhtemel- Başbakanlık binasında çalışmakta idi. Öğleyin TBMM Başkanı Fuat Sirmen ile randevusu olduğu için başbakanlıktan ayrılmak üzere idi. Yanında 12 Eylül sonrası Halkçı Parti'yi kuracak olan sekreteri Necdet Calp ve Müsteşar Haldun Derin bulunuyordu. 

10 Nisan 2015 Cuma

Yeni 31 Mart Vakası: Yok Kablo Koptu, Yok Frekans Kaydı... Atıyorsanız, Destekli Atın.

Yeni 31 Mart Vakası. Fakat bu kez ne bir "Yıldırım Ordusu" ne de geleceği parlak bir "Mustafa Kemal" var.

Üzerinden biraz zaman geçti ama konuyu yeniden gündeme getirmekte yarar var, çünkü daha şimdiden unutuldu. Çok yakın bir tarihte ülke çapında bir elektrik kesintisi yaşadık. O gün aşağıdaki maddeleri bir sosyal platformda yayınlamıştım:


Kablo kopması ile ülkenin yarısının elektriği kesilmez. Milleti bu kadar aptal sanmayın. Enterkonnekte sistem nedir, hâlâ internetimiz çalışıyorken bir bakın. 

6 Nisan 2015 Pazartesi

Çağhan Sarı - Dumlupınar Faciası

4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Nara burnu açıklarında İsveç Bandıralı Naboland şilebi ile Dumlupınar denizaltımızın kazası saatler içerisinde tüm ülkeyi yasa boğdu. 81 deniz aslanı Çanakkale'de şahadete ulaştı. Yıllar sonra Dumlupınar için şiirler ve kitaplar yazıldı, belgeseller çekildi. Nisan sayısında Dumlupınar'ı bir kez daha hatırlamak vesilesi ile yazıyoruz.


Dumlupınar denizaltısı Balao sınıfı olarak İkinci Dünya Savaşı yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nde yapıldı. 24 Nisan 1944 tarihinde USS Blower adıyla hizmete başladı. Newland denizaltı üssünden ayrılan Blower ilk cephe görevi için Panama'ya giderken bir devriye botuyla çarpışarak talihsiz bir başlangıç yapmıştır. Blower'in yara aldığı yer, yıllar sonra onun son yarasını alacağı yerdir. Savaş sonunda Amerika, yardım programı kapsamında 1950 yılında Blower denizaltısını ülkemize hibe etti. Adı Dumlupınar oldu. Dumlupınar'la beraber Amerika'nın hediye ettiği diğer denizaltıya da Çanakkale adı verildi. Denizaltı, Türk heyeti tarafından 10 haftalık bir eğitimin ardından donanma ile ülkeye geldi. 19 Aralık'ta İstanbul boğazında amiral gemisi Yavuz'un top atışları altında denizaltının donanmaya katılma töreni tamamlandı. Ancak Dumlupınar denizaltısının makus talihi yeni filosunda da devam etti. Dumlupınar'ın iki defa kanatlarının kaza geçirmesi ve daha önce Dumlupınar adını taşıyan İtalyan yapımı bir başka denizaltının da 1949′da kaza yapması uğur ve uğursuzluk inancının güçlü olduğu denizciler için düşünüldüğünde insanı müteessir eden bir başka detaydır.