7 Mart 2019 Perşembe

Sağlık 5.0'a Doğru: Bilişim Penceresinden Sağlık Teknolojileri

Sağlık 5.0'a doğru başlığımız, malum konu oldukça iddialı. Çünkü henüz var olmayan bir konu üzerine biraz futuroloji içeriyor. futuroloji, bilimsel temellendirmelere dayanarak yapılan geleceğe yönelik tahminler olarak tanımlanıyor. Yani kısa bir ek tarif yapacak olursak, klasik manada yapılan falcılık türlerinden farkı temel dayanak olarak rastgele karıştırılmış tarot kartları ya da kahve telvesi yerine bilimi koyuyor ve bilimini gelişim sürecine dayanıyor.

Bilim nedir gibi temel bir sorunun yanıtı "doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir bilgi" gibi bir tanımı var Popper'a ait. Fakat bir yönü ile eksik, bu nedenle işi bir adım daha götürerek amaç olarak bilim nedir gibi bir soru sorduğumuzda Frederick Betz isimli bilim insanı, teknolojik yenilik yönetimi isimli kitabında "doğanın keşfi" olarak yanıt veriyor ve akabinde teknolojinin tanımını yaparken "bilimin insan menfaatleri adına kullanımı" gibi bir önermede bulunuyor. Teknoloji tanımını yapmamızdaki amaç 5.0 ifadesinin buradaki arka planı ile alakalı olarak konunun matematikten daha çok aslolarak "makro boyuttaki teknoloji yönelimleri(trend)" ile ilgili olmasıdır.

Sağlık 5.0'a doğru gibi bir başlığın arkasındaki sadece doğru kelimesini ele alacak olursak doğanın keşfi esnasında ortaya çıkan/çıkarılan doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir bilginin insan amaçlarına yönelik kullanılmasına ait temeller ve gelişim süreçleri nezdinde geleceğe bakış gibi karmaşık bir söz öbeği ile karşı karşıya kalıyoruz ki merak etmeyin, bu şekilde konuyu karmaşık detaylara boğarak anlatmayı düşünmüyorum.

Konunun birçok alt başlığı var ve bunların her biri hakkında birer konferans vermeye yetecek kadar bilgi var ama konuya dair bakış açısı sunabilmek gibi bir hedefle bazı konuları mümkün mertebe katletmeden bir ufuk çizgisi tasviri yapmaya gayret edeceğim.

Özet olarak 3 temel kavramdan söz etmeyi hedefliyorum:

1- büyük veri

2- yapay zekâ

3- blockchain(bu konuyu murat eren hoca ayrıca değinecek olduğu için en son ve en kısa bir şekilde anlatmayı düşünüyorum.)

5.0 tanımı daha önce yapılmış bir tanım, neyse ki bir tarihsel arka planı da var:

Endüstri 1.0 bizi buharlı makinelerle tanıştırdı. Bu sayede gemiler ve trenler ortaya çıktı. İlerleyen dönemlerde ise motorlu taşıtlar olarak nitelenen benzin ve dizel motorların temeli atıldı. Kirli olsa da depolama kolaylığı ile devri kapatılamamıştır. Ortadoğu tanımının açığa çıkışı ile birebir ilişkilidir.

Endüstri 2.0 ile birlikte bu kez güç kaynağı olarak hidrokarbon kökenli fosil yakıtlar yerine elektrik enerjisi açığa çıktı. Hareket enerjisi elektriğe, elektrik ise hareket enerjisine yüksek verimlilikte dönüştürülebilir hale geldi. Depolanması ile alakalı temel sorunlar hala devam ediyor. Bu yüzden fosil yakıtlar modasını kaybetmedi. Tüketildiği miktarda eş zamanlı olarak üretilmesi gibi karmaşık bir denklemi vardır.

Endüstri 3.0 otomasyon çağıdır. Bu dönemde bilgisayar açığa çıkmıştır. Artık insanlar mekanik enerjinin yönetimi ile elde ettikleri imkanların ötesine geçerek dijital olarak hesaplamaların neticesinde karar alma, iş yapma ve iletişim kurma imkanlarına kavuşmuştur. Öyle ki bugün bir hesap makinesinin sahip olduğu işlemci gücü ile insanoğlu aya seyahat etmiş ve oradan da geri dönebilmiştir.

Endüstri 4.0 bilgisayarlar oldukça küçülmüştür ve internet gibi bir imkana kavuşmuştur. İşletim sistemlerinin ve iletişim protokollerinin gelişmesi ile birlikte bir kısım yapay zekanın da katkısı ile birlikte artık birbiri ile konuşan makineler devri başlamıştır.

Peki, bir endüstri 5.0 olacak mı yoksa tarihin sonuna mı geldik?

Japonya başbakanı Shinzo Abe'ye göre durum biraz farklı. Abe, konuya farklı bir bakış açısı getirerek toplum 5.0 gibi bir kavramı literatüre kazandırdı. Endüstri yerine neden toplum dediği ile alakalı herhangi fikir yürütmeler ve olası senaryoların swot analizleri yerine konu hakkında yazılmış makaledeki kötü bir çeviriden yararlanılarak yazılmış oldukça fazla tekrarı internette bulabilirsiniz. abe toplum dedi, çünkü önümüzdeki süreç içerisinde endüstrinin içine dâhil olup olmamak gibi bir alternatifin insanları iradesinde olmayacağını ve toplumun tüm bireylerinin bir şekilide üretim ve tüketim süreçlerinin parçası haline geleceğini söylüyor.

Peki bu nasıl mümkün olabilir? Buna dair üç sihirli kelimemiz var: büyük veri, yapay zeka ve blockchain.(sıralama önemli)

Ürkütücü bir durum değil mi? herhangi bir şekilde tüketim süreçlerinin takip edilmesini, para harcama alışkanlıklarını analiz edilmesini istemeyenler ya da eski usul bir şekilde hayatına devam etmek isteyenler var olamaz mı? Ürkütücü bir tarafı hâlihazırda yaşandı. Bunun adı Cambridge Analytica.

Fakat bir o kadar ürkütücü ve ayyuka çıkmamış diğer örneğinin adı ise Palantir.

Tarihin sonunun ikinci bir versiyonu biyoteknoloji üzerine yazılmıştı ama görünen o ki üçüncüsü mahremiyet ya da toplum karşısında bireysel hak ve hürriyetler üzerine yazılabilir.

Toplum 5.0'ın kötü senaryoları için "Truman Show, Matrix, Blade Runner, Silent Hill" gibi kült filmlerin anlattıkları oldukça çarpıcı.

Peki bunların dışında olumlu olası senaryolar ve şu an var olan toplum 5.0 örnekleri nelerdir?

Karanlık fabrikalar: yüksek otomasyon seçeneklerinin hayata geçmesi ile birlikte insan sayısının asgarî düzeye çekilmesi nedeniyle ışığa ihtiyaç duyulmayan fabrikalar. Bu fabrika türünde eski zamanların grevleri, yıllık izinler, sosyal haklar, mobbing ve nepotizm gibi sorunlar ortadan kalkmış. Ne kadar üretecekleri tahmin algoritmaları (yapay zekâ) tarafından yönetiliyor. Tahmin algoritmaları sürekli olarak internet üzerindeki trafiği analiz ediyor ve sıfıra yakınlaştırılmış bir depolama maliyeti ve optimizasyonu yapılmış bir ulaştırma düzeninde hızlı, güvenilir ve hataların ekarte edildiği bir sistem.

Bu fabrikaların düzeni içinde tek insan faktörü bakım-onarım ve güncelleme teknisyenlerinden ibaret. Hatta bunların önemli bir kısmı freelance denilen bir çalışma şeklinde hizmet veriyorlar. Hatta bakım onarım robotları sayesinde uzaktan bakım-onarım yapabiliyor.

Tüm bunlar olup biterken tek tehdit olası elektrik iletişim kesintisi. Elektrik kesintisi için sürdürülebilir enerji kaynaklarından en önemli ikisi olan rüzgâr gülleri ve güneş panelleri aktif şekilde enerji üretiyor. Bir kısmı enerjinin depolanırken fazla olması durumunda şebeke beslenerek ülkenin elektrik üretimi için katkı sunuluyor. Olası iletişim kesintisi gibi istenmeyen durumlar için doğrudan uydu üzerinden internet bağlantısı imkânı dunanilen vsat distemleri de kurulu durumda.

Bu tür teknoloji tasvirinden çıkacak ilk netice her halükârda ihtiyaç duyulan insan sayısı azalacak. McKinsey isimli araştırma şirketinin raporuna göre her kaybolan dört meslek için sadece bir yeni meslek açığa çıkıyor. Genelde bilgisayar teknolojisinin açığa çıkması ile birlikte insan kaynakları açısından küçüleceği varsayılan bankacılık sektörünün büyümüş olması gibi aksi bir örnek verilir. Fakat turing testinin aşıldığı ve teknolojik tekilliğe giderek yaklaşıldığı bir dünyada bugün, düne göre iş bulmanın daha zor bir dünya olmasından hareketle, yarınlar için devamlılık arz eden tatminkâr gelirli bir iş bulunabilirliği bugüne göre daha da zor olacaktır.

Toplum 5.0 için bir hastane tahayyülünü tasvir edelim. öncelikle gerçekten bir hastaneye gelenlerden yüzde kaçı için hastane gibi komplike bir ortam zorunluluk? net bir rakam ya da araştırmaya sahip değilim ama kişisel tecrübelerime dayanarak net ifade edebilirim ki bu rakam kesinlikle yüzde 5-10 arasında bir yerdedir. Önemli bir kısım sağlık sorunu halk sağlığı tedbirleri başta olmak üzere birinci basamak sağlık hizmeti olarak nitelenen eski usul sağlık ocaklarında, şimdilerin aile hekimliği yapısında çözüme kavuşması mümkün. Sevk zincirinin doğru işletildiği bir sistemde birinci basamak hizmetlerde ezici bir çoğunlukta hasta, ikinci ve üçüncü basamağa gerek olmaksızın başarılı bir şekilde tedavisini tamamlayabilir.

O zaman bir diğer soru? Bu kadar çok sayıda büyük binalara ihtiyaç var mı? bu binaların ışıklandırma, ısıtma ve amortisman ücretlerinden doğrudan doğruya tasarruf edildiği bir model mümkün olabilir mi? elbette.

Ütopik 5.0 bir hastane inşa edelim:

Hastaneye hasta karşılama algoritmalarından geçmeden ya da eğitimli bir sağlık profesyoneli ön görüşme yapmadan kabul edilmiyor. Hastanın durumu göz önünde bulundurularak verilmesi gereken tahlil örneklerini tamamı doktor görüşmesi öncesinde tamamlanmış oluyor. Bu şekilde ne hasta ne de doktor vakit kaybetmiyor. Hastanın erişim imkânının bulunduğu tüm yaşamsal veri kayıtları blockchain üzerinde tutuluyor ve doktor erişimine özel durumlar istisna tutulmak kaydıyla hasta görüşmesi esnasında açılıyor. Yahut doktor şimdilerin whatsapp teknolojisine benzer bir görüntülü-sesli erişim platformu üzerinden görüşürken eski tıbbî veriler, genetik yatkınlıklar ve mevcut durumla birlikte değerlendirilerek yapay zekâ tavsiyelerine göz atabiliyor. Ek veri erişim izinleri isteyebiliyor (uyku düzeni, diyet listeleri, kalp atış hızı, tahmini tansiyon) ya da tavsiye kararlarının dışına çıkıp ek bir karar alabiliyor. Karar alındığında hasta herkes için standart olarak sentezlenmiş kimyasal terkipler yerine doktorun genetik mirasa uygun olarak hasta adına ilgili farmakolojik tesisten istediği biyo-benzerler ya da genetik uyumlu ilaçlar hastaya doğru yola çıkıyor. İlaçla beraber destekleyici diyet programı sunuluyor. Özel geliştirilmiş saat yahut yüzük boyutundaki minyatür infüzyon pompaları sayesinde ilacın kullanımının gecikmesi ya da yanlış doz gibi tüm olumsuzluklar eleniyor. Haddinden fazla ilacın evlerde depolandığı ya da çöpe atıldığı günler geride kalıyor bluetooth ve ağ teknolojileri sayesinde birçok yaşamsal parametre 7-24 kayıt altına alınabiliyor. Tüm bu olan biten teknolojik değişim evlerimizi küçük birer klinik veri deposu haline vetiriyor. Öyle ki orta çağdan günümüze çok fazla değişim geçirmemiş olan tuvalet bile teknolojik bir dönüşüm içinde. Belirli sensörlerin uygulanması sayesinde üre, lökosit gibi temel idrar tahlili parametreleri takip edilebilir durumda.

Böyle bir hastane anlayışı yatak sayısı da günümüz hastanelerine kıyasla çok daha az olacaktır. Devasa hastane kompleksleri dijital yaşamın getirdiği maliyet avantajları dikkate alındığında demode durumdadır.

Bu noktada büyük sağlık teknolojisi üreticisi ve tedarikçileri için büyük veri inanılmaz bir hazine. Sosyal medya platformlarında etrafa saçılan verilerin yanı sıra kamu kuruluşlarında yapılan kayıtlar kaşiflerini bekliyor.

Bakanlık düzeyinde ülke çapında bir büyük veri analitiğinin yapıldığını farz edelim, bu sayede:

-anlık hastane müracaat sayıları

-değişik çaplarda bölgesel hasta şikâyet analitiği

-epikriz ve teşhis analitiği

-benzer şikâyetlerle hastaların farklı doktorları ziyaret edip etmediği

-bir önceki maddeden hareketle doktor/sağlık profesyoneli başarımı

-hastanelerde tıbbi ekipman ve sarf malzeme kullanımı anlık istatistikleri

-kronik ve nadir hastalıklara potansiyel istatistikler

-tedavi sonrası beklenmedik sonuçlara dair anlamlı istatistikler(metabolik cerrahi örneği)

-potansiyel tasarruf noktalarının tespiti

-ağır mali yüke neden olan kalemlerin tespiti

-personel açığı ve yetkinliklerinin tespitine ilişkin çalışmalar...

gibi birçok hayal gerçeğe hicret edebilir.

Konu yapay zekaya geldiğinde ise ortalık biraz daha karışsa da aslında konu sanıldığı kadar ürkütücü değil. Bu konuda halihazırda ciddi bir edebiyat ve felsefe var. Bilim-kurgu yalnızca edebiyat türü olmasının ötesinde bilime yön verici bir yanı olduğu yadsınamaz. Ikinci dünya savaşı sonrası büyük bir yıkımdan çıkan ülkelerin hassas uluslararası ilişkiler durumları nedeniyle bilim kurgu, Jules Verne dönemlerine kıyasla çocuklara yönelik olarak çizgi romanları önemli bir dalga oluşturarak bilime kitleleri sürükleyici bir etki göstermiştir. Bu çizgi romanlar ise günümüz sinemasını işgal etmiş durumda.

Bilim kurgu edebiyatının önemli isimlerinden Isaac Asimov'un ortaya koyduğu 3 robot yasası yapay zekanın sınırları adına bugüne kadar söylenmiş kanaatimce en önemli sözlerdir:

1- bir robot insana zarar veremez ve insanın zarar görmesine göz yumamaz.

2- birinci yasa ile çelişmediği sürece insan emirlerine uyar.

3- bir ve ikinci yasa ile çelişmediği sürece kendisinin zarar görmesine göz yummaz.

Bunlara sonradan 0. yasa olarak da bilinen "bir robot toplumun zarar görmesine göz yumamaz, bunun için bir insana bile zarar verebilir." gibi hepsinden çok daha tartışmalı bir yasa eklenilmiştir. Işte burada yasalar karşısında sorumluluk sahibi; bir dil, mülkiyet, miras ve kültür sahibi insanın bile yanıt vermekte güçlük çekeceği paradokslar yatıyor.

Ara not: 0 bilgisayar sistemlerinin tamamında ilk sayıdır.

Yapay zekâ konusunda uzmanlık alanlarına güvenilir 2 isimden bahsedebiliriz ki söyledikleri uzmanlıkları ve başarıları nedeniyle dikkat çekici ve ikisi de aynı zamanda pop kültür öğesi.

-İlk isim Elon Musk, bu konuda en göze çarpan söylemlerin sahibi iş adamı. fakat kendisinin de yapay zeka çalışmaları yapan open.ai isimli bir şirketinin bulunduğunu ayrıca belirtmek gerek.

-İkinci isim Stephen Hawking, 20 ve 21 yy.'ın önemli fizikçilerinden biri olduğunu biliyoruz. Ancak matematik alanındaki söyledikleri konunun uzmanları fizik daha özelinde astrofizik ve kozmoloji alanında söyledikleri kadar önemli. Tek cümle ile Hawking yapay zekâ için ne söyledi denirse, cümle şu olacaktır:

Yapay zekâ insanlığın son icadı olabilir.

Hawking bu söylemine rağmen büyük ölçüde bir yapay zekâ örneği olarak kabul edilebilecek İntel tarafından geliştirilmiş ACAT isimli ve şu sıralar açık kaynak kod tarafından sağlanan destek ve Swiftkey kelime tahmin programı sayesinde kitaplarını yazıyor, röportaj veriyor, dizilere koruk oluyor ve hatta akademik tartışmalara en üst perdeden girişebiliyordu.

Bu iki ismin böylesi kolayca gözler önüne serilebilecek bir tezata düşmeleri mümkün müdür? cevabı hem evet, hem de hayır.

Evet; swiftkey, alphago ve Watson birer yapay zekâ örneği olarak tek bir kategoride değerlendirilecek olursak ki bu kategorilendirmeyi memeliler sınıflandırması ile benzeterek, -insan, yarasa ve ornitorek aynı kategori içinde olacaktır- Stephen Hawking ve Elon Musk büyük bir yanılgı içindedir.

Hayır, aslında değiller. Onlar yapay zekâ derken günümüz örneklerinden değil yakın veya uzak gelecekteki tehditkâr örneklerden söz ediyorlar. Bu söylemler için henüz erken mi? yine hem evet hem de hayır.

Evet; çünkü henüz yapay zekâ, büyük veri ve blockchain bir araya gelebildi ve yazılım sayesinde erişebileceğimiz imkânların çok çok başındayız. Duplex ile Turing testi geçildi demek absurt olmayacaktır. Hatta ihtimaldir ki dijital tekilliğe yaklaştık. Deepfake, Wikeleaks gibi hadiseler politik tehdit oluşturmaları bir tarafa değişik türdeki apokaliptik söylemleri, distopik siberpunk akımları destekler nitelikte.

Hayır, çünkü yolun başındayız. Yakın zamanlarda birçok devlet bu konuda bir araya gelerek gerekli hukuki regülasyonlar konusunda mutabakata vararak Birleşmiş Milletler benzeri bir konsensus ile önemli adımlar atacaktır. Bu yaklaşımların en naifi olacaktır. Fakat şu bir gerçek ki özellikle büyük firmalar ki bunların içlerinde trilyon dolarlık hacimlere varanlar ve buna yaklaşanlar var, yapay zekâ geliştirmeleri konusunda kısıtlamalara tabii tutulabilirler, ihlal durumlarında cezalara muhatap bırakılabilirler.

Fakat kişilerin ve değişik çaplardaki grupların bu ve bunun gibi benzer nitelikte yapay zekâ geliştirmeleri konusunda denetlenmesi ya da engellenmesi ne kadar mümkün olabilir? Olduğunu farz ettiğimiz an bir yeryüzü tanrısının sürekli bizimle bizi bizim için bizden koruduğu gibi ürkütücü paradoksal bir durum ile karşı karşıya kalabiliriz.

Yapay zekâların günümüzdeki gelişim evresi özelleştirilmiş makine öğrenmesi teknikleri ve veri besleme biçimlerine dayanıyor. En basit bir anlatımla arka planda çalışan matematiğe ve öğrenen algoritmalara dayanan sistemler var. İnsan, ise bu sistemleri elindeki veriler ile besliyor. Beslemekten kasıt; üzerinde analiz yapılan veri ve analiz birlikte yapay zekâya sunuluyor. Yapay zekâ ise bunun üzerindeki patternleri tespit ederek doğruya yakın tahminlerde bulunmaya başlıyor. Yani bir insan diyelim ki belirli tekrarlar içeren bir iş yapıyor. Sadece kendi kararlarını için bir şikâyet-teşhis-tedavi yöntemleri oluşturabilir.

Örnek vermek gerekirse; kendi alanımdan konu ile

Bir gemi iletişim ekipmanları edinmek ister.

- hangi bölgelerde seyir yapacak

- ne boyutta bir haberleşme yapacak

- ne hızda bir haberleşme yapacak

gibi üç temel sorumuz ve bunlara göre belli başlı cevaplarımız vardır. Ben, buna dair cevaplarımı derleyerek tek seferde ya da zaman içinde düzeltmeler halinde peyderpey -supervised machine learning- yöntemlerinin öngördüğü şekilde algoritmaya girdiğimde, en az benim kadar iyi çözümleri otomatik sunmaya başlar. Sunduğum bilgiler için birebir verinin hafızadan çekilmesi basit bir veri tabanı işlevi fakat yapay zekâda aslolan verilmemiş veri örnekleri için var olan verilere dayanarak ortaya yeni veri (çoğunlukla veri aralığı) sunmasıdır.

Sağlık üzerindeki yapay zekâ çalışmalarının günümüzdeki en önemli örnekleri Watson ve skychain. Watson IBM tarafından geliştirilmekte olan bir yapay zekâ. go şampiyonunu yenmesi ile birlikte daha çok gündeme geldi. Sağlık alanındaki başarısı ise nadir hastalıkların tespiti konusundaki isabetli kararları olduğu söylenegelse de bu konu oldukça spekülatif bir havada ilerliyor

Skychain ise Blockchain üzerinden Watson'dan daha iyi işler çıkaracağı iddiasındaki bir internet girişimi. dolandırıcılık olduğuna dair söylemler var olmaya devam etse de bir kripto para piyasasında yaklaşık iki senedir var olmaya devam ediyor. Bu konudaki insanların beklentilerinin büyük oluşu elbette ki fırsatçıların ilgisine mazhar olacaktır.

tazı.ai isimli bir Türk yapay zekâ girişimi halihazırdaki çalışmalarını ITÜ bünyesinde çalışmalarını sürdürüyor. Portföyleri konusunda bir bilgiye erişemedim. Fakat umut ediyorum ki büyük işler başararak bu konudaki tüm dengeleri yeni baştan yazarlar. Bu imkânsız değil. bu konudaki fast.ai isimli bir yapay zeka eğitim platformunun katılımcılarının geliştirdiği yapay zekanın Google tarafından geliştirilen yapay zekaları alt ettiği MIT teknoloji dergisi tarafından duyurulmuştur.

Tazı.ai'ye bir katkı sunulacak olsa, sağlık adına neler yapılabilir?

- etkin randevu sistemi ve etkin çalışma çizelgesi(hayatın 7/24 aktığı bir dünyada acil servislerde 24 saat nöbet esasının uygulanmasını ve 5 günlük hafta içi hasta kabulü gibi konuların demode olduğu aşikâr. Yanlış randevular alınması, sevk durumunda hastanın bir sonraki günde randevu almak mecburiyetinde olması, kronik hastaların uzman hekimden uzman hekime gibi dolambaçlı yollara sevk edilmesi gibi garabetler ortadan kaldırılabilir.)

- tıbbi görüntüleme sonuçlarının yorumlanması (hâlihazırda 2 milyar dolarlık bir piyasası var)

- tıbbi tahlil sonuçlarının yorumlanması

- nadir hastalıklarının tespiti konusunda doktorlara uyarılar.

- yerli ilaç, ucuz ilaç gibi yönlendirmeler

- etkin mali analizler ve tahminler

- stok yönetimi konusunda kolaylıklar

- klinik çalışmalarda proje yönetimi kolaylıkları

- teknik bakım onarım ve performans etkin tıbbi donanım yönetimi

- kişisel sağlıklı yaşam koçluğu önerileri(hasleten kronik hastalıklar için bunlara ihtiyaç olduğu muhakkak)

Bu saydıklarım ilk akla gelenler... Tabii tüm bu yapay zekâlar sadece tavsiye ve yardımcı karar mekanizmalarını destekleyici nitelikteki verileri sunabilir. Bir yazılımın sorumluluk alamayacağı için tüm bu yapay zekâ örneklemeleri sadece tavsiyeler sunabilir. Karşısında bulunan insanlar için bir hatırlatma- yönlendirme mekanizmaları sunularak var olan performans düzeyleri daha üst seviyelere yükseltilebilir. Tabii tüm bu sunulan imkânların belirli orandan insanları tembelliğe de iteceği muhakkak. Yapay zekâ konusunda yapılacak çalışmalar için mutlaka sektörün içinden bilişim kültürüne sahip iş zekâsı (yalınlaştırma, Kaizen, Deming, toplam kalite yönetimi) aşinalığı olan kimselerin söz sahibi olması önemli. Yazılımcıların yazılım konusundaki yeteneklerinin doğrudan onları doktor, hasta, hemşire ya da teknik personel yapmayacağı kesin. Aynı şekilde bir sağlık yöneticisinin bilgi birikimi ve becerisinin doğrudan yazılım konusunda kendine bir başarılı hareket alanı bulmasını beklemek güçtür.

Blockchain konusunda gelindiğinde ise daha önce yer yer bahislerde bulunduk. Herhalde bitcoin ya da ethereum'u duymayan kalmamıştır. bitcoin deneysel bir para birimi olarak 10 seneyi aşkın bir süredir faal ve kripto para piyasasının domino edicisi olarak görünüyor. Kripto para piyasası değişkenlik göstermekle birlikte yaklaşık 700 milyar dolarlık seviyelere kadar eriştiği tarihleri gördük. Peki neden insanlar bu denli büyük paraları fiziksel bir varlığı bulunmayan dijital verilere yatırdı? ya da neden onları bu denli büyüklüklere eriştirdi?

Blockchain ya da blok zinciri daha doğru ifadesi ile veri zinciri halkaları birbirine bağlı ve birbirini takip eden veri kümelerinden oluşuyor. Bu verileri bozmak teoride mümkün olsa da teknik açıdan pek mümkün değil. Çünkü tüm taraflarda var olan verilerin eş zamanlı olarak bozulması gibi çok uç noktada bir eylem gerekiyor ki bu bildiğimiz manada bir bankanın tüm veri tabanını çökertmekten daha zor bir eylem. Tek merkez yerine çok merkezli ya da merkezsiz yapıda oluşturulabiliyor. Şu anda en bilinen ve en çok tartışılan tarafı finans konusunda olsa da özellikler veri depolama konusunda şu ana kadar insan oğlunun ürettiği en güvenli sistem denilebilir.

Sağlık konusunda veri zinciri halkalarını nasıl kullanabiliriz?

- veri güvenliği. Estonya bu konuda ilk adımı attı ve sağlık verilerini kendi oluşturdukları bir veri zinciri halka sistemine aktardı.

- şikâyet yönetimi: Türkçedeki sümen-altı deyimini yok edebiliriz.

- faturalandırma: çokça duyulan ve özellikle kamu-özel dengesinde sorun oluşturan uygulanmayan işlemlerin kamuya fatura edilmesi gibi bir konu elemine edilebilir.

- ilaç takibi: özellikle kullanılmayan ilaçları takibi yapılabilir ve bunlar etkin bir şekilde toplanabilir.

- klinik çalışmalar için anonimizasyon sorunu elimine edilebilir.

- tüm cihazlar arası entegrasyon ve ortak veri tabanı kullanımı sağlanabilir.

Peki bunların tamamı sadece zincir halkaları ile mi sağlanır? Elbette ki hayır. Tamamı müstakilen farklı veri tabanlarından ve yine merkezsiz sistemlerde tutulabilir. Fakat veri zincir halkalarının sunduğu üst düzey veri güvenliği, anonimizasyonu ve maliyet etkin profili ile gelecekteki en önemli veri depolama sistemi olabileceği kanaatini taşıyorum.

Peki tüm bunlar olup biterken ülke olarak endüstri devrimlerinin hangisindeyiz? Burada ülkemizin bir SWOT analizini yapalım:

Not: burada söyleyeceklerimin tamamı objektiflikten uzaktır ve kişisel gözlemlere dayalıdır.

Güçlü yanlarımız:

Ülkemizin tamamında elektrik ve internet kullanımı gerek kablolu sistemlerde ve gerekse mobil şebekelerde aksaklıklara rağmen mümkün. Bu da endüstri 3.0'a vardığımızı ve 4.0'ın mümkün olduğunu söylememize imkân tanıyor.

Teknolojiye inanılmaz bir şekilde kullanıcı bazında yaktınız. Bu konuda da büyük yatırımlar yapmaktan çekinmiyoruz. Araba ya da cep telefonu söz konusu olduğunda kişi aylık gelirinin 70-10 katı yatırım yapabiliyor. Sağlık sektörü çalışan niteliğimiz gelişmişlik düzeyi ileri ülkelerden geri kalmayacak düzeyde. Kamu sektörünün yanında özel teşebbüs güçleniyor. Üniversite- hastane iş birlikleri diğer sektörlere kıyasla çok çok önde gidiyor.

Zayıflıklarımız:

Fakat endüstri 4.0 hakkında konuşan kimseler, maalesef bu konudaki yetkin kimseler olduğu biraz şüpheli. Maalesef bu konuya mühendislerden daha çok gazeteciler eğiliyor. Endüstri 4.0 hakkında konuşmacı sıfatı ile üniversitelerde ve televizyonlarda boy gösterenler bu kişiler. İşletmeciler ise deyim yerinde ise "icat çıkarmama" ve "salt-karlılık" peşinde. Genç girişimcilerin karşısında ciddi engeller var. Bunlardan en önemlisi şirketleşme sıkıntıları, devamlılık ve sürdürülebilirlik sorunları. Teknolojiye sahip olmayı sevdiğimiz kadar onun ar kaplanını öğrenmekten hoşlanmıyoruz.

Sağlık sektörü açısından; yetkinlik - unvan savaşlarında unvanlar burun farkı ile önde gidiyor. İhtiyaca yönelik teknik eleman yerine her alanda tek teknik eleman gibi bir garip anlayış hâkim. Uzmanlaşma doktorlar tarafında gelişmiş ülkelerden önde, hemşirelerde yeterli olmasa da iyi sayılır, alt yardımcı ve destek personellerde ise kötü değil, çok kötü. Özellikle teknik personel ve idari personellerin kullanımı konusunda kullanım kılavuzu yayınlansa yeridir.

Aniden sayısı arttırılan sağlık meslek liseleri ve sağlık merkezli üniversite problemleri ciddi staj sorunları yaşamaktadır. Bu konu Millî Eğitim, Sağlık Bakanlığı ve YÖK ortaklığı ile oluşturulacak bir komisyon ile ortak kararlar yürürlüğe konmalı ve gerekirse yaptırımlara başvurulmalıdır.

Fırsatlar:

Endüstri 4.0 ekipmanları üretir bir pozisyonumuz maalesef yok. Var olduğunu iddia eden firmalarımız ise yurtdışından getirdikleri mikro kompanetleri monte ederek yeni bir tasarım sunuyorlar ve kendi markalarını etiketliyorlar. asla küçümsemiyorum, önemsiz olduğunu iddia etmiyorum ama bu büyük ölçüde pivot bir vazife. Marka payı olarak adlandırılan kısmın Türkiye'de kalması bile hiç yoktan iyidir. Endüstri 4.0'ın iki cihazla anlatacak kadar dibe inecek olursak bunlar:

arduino 

raspberrypi 

Olarak kısaca özetlenebilir. Her iki cihaz da open-source yani açık kaynak. Yani yazılımsal açıdan kimsenin tekelinde değil. Bu cihazlar acilen derhal şimdi bugün şu saniye fatih projesi kapsamına alınmalıdır.

"Mektepli istemezük" taifesi mektepli olma konusunda teşvik edilmeli ve özendirilmelidir.

Sağlık turizmi açısından Türkiye hiçbir ülkenin olamayacağı kadar şanslıdır. Özel sektöre bu konuda vergi kolaylıkları sağlanabilir. Hastalar günübirlik operasyonlar yerine paket programlar düzenlenmesi ile cazibe arttırılmalıdır. Türkiye 3 saatlik uçuş mesafesinde 1,5 milyar insanın erişebileceği bir konumdadır.

Tehditler:

Eğitim konusundaki istikrar sorunu sağlık sektörünü de etkilemektedir.

Meslek unvanlarının sosyal sınıf gibi algılanması profesyonellikten uzaklaşmalara neden olmaktadır ve bu da doğrudan doğruya yetkinliği düşürerek sektör başarısını tehdit eder vaziyettedir.

İç pazardaki talep fazlalığı bir doygunluk yaratarak dış pazar yöneliminin önünü kesmektedir.


Son olarak;

Ulaştırma optimizasyona bir örnek UPS isimli kargo şirketinin ABD içinde kullandığı tüm araçlar sadece sağa dönüyor.

Dünyanın en büyük taşımacılık şirketi durumundaki Uber isimli firmanın tek bir aracı yok.




Not: İlgili metin Üsküdar Üniversitesi'nde 20 Şubat tarihinde Sağlık Yönetimi öğrencilerine konferans biçiminde sunulmuştur.

Not2: Zaman içerisinde sunuma ait görsel öğeler metne kazandırılacak ve çeşitli geliştirmeler yapılacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder