22 Kasım 1963 tarihinde Dallas’ta yerel saate göre 12.30′da ABD’nin 35. başkanı John Fitzgerald Kennedy suikast sonucu hayatını kaybetti. Kennedy, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde suikasta uğrayan ilk devlet başkanı değildi. Abraham Lincoln, James A. Garfield ve William McKinley suikast sonucu yaşamlarını yitirdiler. Theodoore Roosevelt, Harry Truman, Gerald Ford ve Ronald Reagan ise yaralı olarak suikastlardan kurtuldular. Ancak bu suikastların hiç biri John F. Kennedy’nin hayatına mal olan kadar konuşulmadı. Yazılıp çizilmedi ve filmlere konu olmadı. Bunun nedeni de Kennedy suikastının devlet arşivlerindeki belgelerinin 2029 yılına kadar araştırmacılara kapalı olmasıdır.
22 Kasım 2014 Cumartesi
19 Kasım 2014 Çarşamba
Naci Kesener - ''Kutadgu Bilig'' ve Savaş Sanatı Bilgisi
SAVAS’a göre savaş sanatı için
yapılabilecek en doğru tanımlama “denge ile gelen uyum, uyumla gelen
yaşam bilgisi”dir. Uyum; herhangi bir kimseye veya duruma benzemeye
çalışmaktan ziyade akıl ile içgüdü arasında bir işbirliği/denge
sağlayarak hayattan almanız gerekeni ve hayatta kalabilmenizi mümkün
kılabilme yoludur. Bu bilgiden arzu edildiği gibi yararlanabilmeyi
engelleyen en büyük etken de korku, tereddüt ve kaygıdır.
12 Kasım 2014 Çarşamba
Ebabil Kuşlarına Hasret
Başlığını çok uzun zaman öncesinde koyduğum ama bir türlü devamını getirmenin nasip olmadığı bir yazı.
Başlığın ağırlığından olsa gerek sanırım, bir başladık; lakin her zaman başlamak başarmanın yarısı olmasa gerek. "Türk gibi" başlayamadık galiba bu sefer. Ülke gündeminin bu kadar meşgul ve yoğun olduğu bir ortamda nerede ise haftada bir fason ya da gündelik yazı karalamak içten bile değil. Her şey gün gibi ortada iken kendi gözlerimizden "hakikati" haykırmak nasıl bir ihtiyaçtır?
Aşık Sefai'nin o güzel dizelerinde getirdiği gibi bir ihtiyaç da olsa gerek.
Zaman dokuz başlı ejderha
Sen bana düşman bense bana
Yüreğim Kaf Dağı'na sürgün
Ruhum Tur Dağı'nda esir
Deli eyledi zaman
Bir acı ki dizlerim duymasa da bedenim
Parmaklarımda söndürdüm isyanımı....
4 Kasım 2014 Salı
Süpermen(!) Ülkücülüğü
Benim de kendilerine hayranlığımın ve saygımın olduğu seksen öncesi kuşak, seksen öncesindeki haklı ve kahramanca mücadelelerini seksen sonra toplumsal bir harekete dönüştüremedi. Çok kolay çözüldüler. Bu çözülme karşısında öz-saygılarını yitirmemek, muhafaza etmek için seksen öncesi haklı mücadele anılarını piyasaya sürdüler. Piyasa ise daha sonra gelen kuşağın zihinleri idi. Bu anılardan bir edebiyat ve sanat yaratabilseler çok derinlikli eserler çıkabilirdi ama bunları sanata, romana, şiire vs. dönüştürecek birikimleri ve kabiliyetleri yoktu. Çoğu köylü, bilemediniz kasaba çocuğuydu.
3 Kasım 2014 Pazartesi
Enver Paşa'nın Berlin'de Tahrif Edilen Fotoğrafı
Birinci Dünya Savaşı ile ilgili
kartpostal, fotoğraf, pul, propaganda kartı gibi görsel malzemelerin
araştırmacılar için ehemmiyeti tartışılmazdır. Elbette bu görseller,
tarihçilerin haricinde bir çok insanın da ilgisini cezbetmektedir. Bu
malzemelere ulaşmak için tek tek arşivleri müzeleri arşınlamak mümkün
değildir. Ancak Almanya, Fransa, İngiltere, Slovenya gibi ülkelerin
arşiv ve müzelerindeki görsel malzemelerin elektronik ortamda
araştırmacıya sunulduğu, çok faydalı bir web site bulunuyor. www.europeana1914-1918.eu
isimli web sitesinde hem ülkelerin arşiv ve müzelerinde elektronik
ortamda kullanıcılara açılan vesikalarını inceleyebiliyor, hem de
elinizde günlük, fotoğraf, üniforma, pul ve benzeri obje varsa siteye
göndererek katkıda bulunabiliyorsunuz. Bu faydalı bilgiyi aktardıktan
sonra gelelim bu yazıya sebebiyet veren hususun izahına.
31 Ekim 2014 Cuma
Kaçıncı Cumhuriyet? Hangi Türkiye?
Başlığı
görür görmez aklınızdan geçmiştir. Evet, Atilla İlhan’ın Hangi serisi
vardı. Tekrar baskıları defalarca yapıldı. Bir çok konuyu ele aldığı o
serinin Hangi Atatürk kitabı daha sonra Ama Hangi Atatürk ismiyle Taha
Akyol’un çalışmasına ilham oldu. Şimdi bu yazının başlığı
seçerken İlhan’ın serisinden esinlendiğimi izah ederek ‘intihal’
ediyormuşum izlenimi vermeyeyim.
28 Ekim 2014 Salı
Oğuzhan Yücel - Onlar; Hayallerini Satmayanlar...
İttihatçılar vardı hilal
bıyıklıydılar
Sustasına
basılmış birer çakıydılar
Mor
kumrular patlıyordu camilerden
Mavzerlerin
gözü dönmüştü
Kara
kalpaklıydılar[1]
Bir
bütünlük gösteren Türk tarihi boyunca milletimiz çeşitli devletler
kurmuşlardır. Bu devletlerin bazı nedenlerde yıkılmaya yüz tuttuğunda kendi
içinden çıkan evlatlarının üstün gayretleriyle, dünya tarihine yön verecek yeni
oluşumları kurmayı başarmıştır. Asırlarca dünyaya hükmeden Osmanlı Devleti’nin de
çöküş sürecine girmesi; aydınları, subayları ve devlet ricalini devleti
kurtarmak için bir arayış içerisine sokmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)